Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ŞENER AKTÜRK

Türkiye-Rusya savaşı mümkün mü?

24 Kasım 2015'te 10 defa uyarıldığı halde ısrarla rotasını değiştirmeyerek Türk hava sahasını ihlal eden bir Rus savaş uçağının Türkiye tarafından düşürülmesi sonucu Türk-Rus ilişkilerinde 2000'li yılların en derin krizinin yaşanmakta olduğu muhakkak. Fakat bu olay sonucunda bir 'dünya savaşı' veya 'Türk-Rus savaşı' çıkacağına yönelik yorumlar gerçekçi değil. Nedenini üç madde halinde açıklamak mümkün.
Birincisi, Pakistan da geçmişte Sovyet uçağı düşürmüş, fakat bunun sonucunda ne bir dünya savaşı çıkmış ne de Sovyetler Birliği Pakistan'a savaş ilan etmişti. Üstelik Pakistan hava sahasını ihlal edince uçağı düşürülen fakat kendisi sağ kurtulan Rus pilot Aleksandr Rutskoy, Sovyet sonrası Rusya'nın devlet başkan yardımcısı olmakla kalmamış, 1993 yılında başkan Yeltsin'in yerine kendini başkan ilan ederek tankların parlamentoyu bombalamasıyla biten bir anayasal krize de sebep olmuştu.
İkincisi, 2012 yılında bir Türk uçağı, sadece keşif uçağı olduğu halde Suriye açıklarında düşürülmüş ve iki pilotumuz şehit edilmişti. Bu saldırının da Lazkiye'deki Rus askeri üssünden kaynaklandığına dair şüpheler olsa da Rusya bu iddiaları reddetmiş, Suriye rejiminin ordusu saldırıyı üstlenmişti. Haklı olarak büyük krizlere ve gerginliklere sebep olsa da, bu gibi olaylar muhakkak yaklaşan bir sıcak çatışmanın habercisi olarak görülmemeli.
Üçüncüsü ve en önemlisi, orta ve uzun vadede bakılacak olursa, bu olay Türk-Rus ilişkilerini 2000'li yılların dip noktasına getirmiş olsa da, gerek 1990'lı yıllarda gerekse ondan önceki üç yüzyıllık dönemde (1921-1936 hariç), Türk-Rus ilişkilerinin bugüne göre çok daha kötü olduğunu hatırlatmakta fayda var. SSCB'nin çökmesiyle 1918-1920 dönemi hariç asırlardır ilk defa Türkiye ve Rusya'nın kara sınırının kalmaması, takip eden yıllarda Türkiye'nin Rusya'dan varoluşsal bir askeri tehdit algılamamasını ve kendisini güvende hissetmesini sağladı.
1999'da Rusya'nın Öcalan'a sığınma hakkı vermemesiyle belirgin hale geldiği üzere, bu iki ülke, önceki yüzyılların aksine, birbirlerinin toprak bütünlüğünü tehdit eden terör örgütlerine destek vermemek konusunda uzlaştılar ve bu da ilişkilerin en üst seviyeye taşınmasında büyük rol oynadı. Akkuyu nükleer santrali, 25 milyar dolara ulaşan ikili ticaret hacmi, Mavi Akım projesi ve iki ülke arasında seyahat eden milyonlarca turist ve uzun süreli ziyaretçi, işte bu uzlaşma zemini üzerine inşa edildi.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA